Bal kızın annesinin hikayesi bilinmeye fazlasıyla değer…
Sevgili Merve Öztürk, namı diğer meşhur Melinasmom… Kendisini tanımayan olduğunu sanmıyorum çünkü kendisi Türkiye’nin en çok okunan ve takip edilen bloggerlarının başında geliyor… Yine de bilmeyenler için Merve ve Melina’nın hikayesini Merve’nin kendi kaleminden www.melinasmom.com dan ‘Çilekli Dondurmamın Hikayesi’ başlığı altından okumanızı tavsiye ediyorum.
Merve’nin yaşadıklarını ilk kez, hamile olduğumu öğrendiğim zaman, hemen akabinde yaşadığım dış gebelik şüphesi sırasında internette araştırma yaparken görmüştüm. O gece evde tektim, hem hamile olduğumu hem de haftasına göre düşük Beta Hcg seviyemden dolayı bunun bir dış gebelik olabileceğini öğrenmiştim… İç kanama geçirmekten, ölmekten, bebeğimi kaybetmekten karmakarışık duygulardan korkuyordum, uyuyamıyordum. İşte o gece Merve’nin dış gebeliklerini, olumsuz tüp bebek denemelerini okurken gözyaşlarımı tutamamıştım… O da yaşayacaklarından habersiz bu yaşa kadar gelmişti ve hamile olduğunu öğrenip sevinmişti ama sonra her şey değişmişti… Hepimizin başına gelebilecek olan yaşadıklarını okurken güçlenmiştim, yaşadıklarını iyi ki paylaşmış demiştim ve yatağıma yatıp ağlayarak bu zorlukları yaşayan tüm kadınlara hep dua edeceğim diye kendime söz vermiştim o gece… O gece okuduğum hikayenin sahibinin kim olduğuna bakmamıştım, sonra gün aşırı verilen kanlar, beklenen sonuçlar derken okuduğum hikayeyi unutmuştum…
Aradan 6 ay geçti ve tesadüf üzerine o gece okuduğum hikayeyi Instagram’da gördüm! Bu sefer onu kaybedemezdim, yazdıklarını okuduğum kadın Merve’ydi, hemen kendisiyle iletişime geçtim… Anne olarak kutlayacağım ilk anneler günümde Anneler Günü yazımı, yaşadıkları ile güçlenen ve paylaşımlarıyla aynı zorlukları yaşayan kadınlara güç veren bu güzel kadına ayırmak istedim… Melina’nın dünyaya gelme hikayesini ve annesinin yaşadıklarının okuyunca içimde tam olarak yazılı ifade edemediğim bir his oluştu… İfade etmeye çalışırsam; normal doğum yapınca sezaryen ile evladını dünyaya getirmiş bir kadından daha mı çok anne olunuyor? Hayır! Bunun annelikle tabi ki ilgisi yok… Ama normal doğumla bebeğini dünyaya getirmiş kadının anıları, yaşadıkları, unutamayacakları, bağı tabi ki çok daha farklı… İşte sorunsuz bir şekilde hamile kalıp, rahat hamilelik geçiren kadınlar ile bebeğine Merve hanım gibi bin bir zorluklarla kavuşan kadınlar için de aynı şeyler, farklar geçerli diye düşünüyorum… Evlatlara olan sevgiden, annelikten bahsetmiyorum yanlış anlaşılmasın… Sadece demek istediğim yaşananların kattıkları farklı oluyor ve sevgili Melina sen böyle bir annen olduğu için çok şanslısın, özelsin, farklısın. 18. yaş gününde annenin sana vereceği “Defalarca buruşturulup atılan ve sil baştan başlanan, şansa bitirilmiş bir mektup benim anneliğim… Bu mektubu bitirebilmek için, kaç kova umut harcamışımdır, kim bilir…” diyerek umutlarını biriktirerek sana yazdığı mektupları okurken böyle bir annenin kızı olduğun için şükredeceğine eminim…
Merve ile buluşmadan önce sadece kendisinin ağzından çıkanların yer aldığı röportajlarını ve kendi web sitesinde kendi kaleminden yazılarını okudum. Hayat Merve’ye de “Sen bakarken soyunamam, istediğini sana veremem” kuralını ağrılı bir şekilde öğretmişti, her şeyi kafasından attığı ve kendisinin ’tam ve mükemmel’ olduğuna inandığı anda hayat mucizesini gerçekleştirmişti… Hayatını Melina’yı istediği, kavuşamadığı ve kavuştuğu olarak 3’e ayırıyordu… Bu kadar güçlü ve pozitif bir kadının hikayesini ben tekrar yazıp paylaşamazdım, dünya güzeli Melina’nın dünyaya gelme hikayesi sadece annesinin kaleminden okunmalı diye düşünüyorum… Ben Merve ile farklı şeyler konuşmak istiyordum; yazılarının içerisinde hayatını değiştirdiğinden bahsettiği nefes terapilerinden, yaptığı yaşam & nefes koçluğundan, verdiği tüp bebek destek seminerlerinden, aldığı başarı-mucize haberlerinden, yaşadıkları sırasında ailesinin-annesinin-eşinin desteğinden, kaybettiği – kazandığı dostluklarından, şu an ne konuşmak istiyorsa, hayatını ayırdığı bölümlerden hangisinden bahsetmek istiyorsa ondan… Yaşadıklarını tekrar anlattırıp onu üzmekten de korkuyordum zaten… Mayıs ayına yakışmayacak soğuklukta bir İstanbul sabahında kahvesini almış, sıcacık sesi ve samimi görüntüsüyle Merve karşımdaydı. İlk anda ona baktım ve hem içimden kendime hem de dışımdan kendisine “Bu güçlü kadın sensin demek, neler yaşamışsın… Sana kocaman sarılıyorum Merve, gerçekten!” dedim… Sonra sohbetimiz aldı bizi her yere götürdü… O anlattı, ben anlattım hatta en son ben Merve’ye hayatımda çok az kişinin bildiği bir hikayemi anlatıyordum… İnsan karşısında onunla aynı hayat bakış açısına sahip bir insanı gördüğü zaman onu anlayabileceğine inanıyor ve sanırım o zaman karşısındakini yeni tanıyıp tanımadığına hiç bakmıyor. Gönül gözü olsa gerek…
Gelelim bu keyifli sohbetten sizlere aktaracaklarıma… Öncelikle sohbetimiz boyunca Merve’nin beni en etkileyen özelliği taktığı şapkalarının yani insanlara aktardıklarının, yazdıklarının, önerdiklerinin, biliyorum dediklerinin hepsinin eğitimini tek tek almış olması ve “Önce eğitimini almam gerektiğine karar verdim, eğitimlerimi tamamladım, bildiğime kendim ikna oldum, ondan sonra insanlarla paylaştım” demesi oldu… Belki de bu özelliği sayesinde şu an Türkiye’nin en güvenilir, sevilen anne bloggerlarından çünkü kendisine, çocuğuna kullanmadığını, yapmadığını, bilmediğini, okumadığını asla önermiyor, yazmıyor, çizmiyor… “Bilmiyorum” demekten korkmayan bir kadın o… Tüp bebek tedavisi gören, bebek sahibi olmak için bin bir zorluklardan geçen kadınlara senelerdir yazılı ve sözlü olarak yaşam koçluğu yapan Merve bu işin adına daha yeni “yaşam koçluğu” demiş… Senelerdir gönlünü açarak, tamamen gönüllü olarak yardımcı olduğu kadınlara aynı şekilde gönüllü olarak yardımcı olmaya devam etmeye yani yaşam koçluğu yapmaya karar vermiş… İşte bu yüzden Merve yaşam koçluğu hizmetini ücretsiz olarak sürdürüyor… Üstelik kendi çabalarıyla kurduğu “Bir Işık Hamileliğe Destek Platformu” kapsamında ücretsiz tüp bebek destek seminerleri veriyor. Bu seminerlerinde kendi yaşadıklarını anlatırken yaşam koçluğunu da konuşturuyor. Seminerlerine katılan ve sonrasında hamile kalan bir katılımcılarına şahit olunca hem o kadınlara hem de bu seminerle tanımadığı insanların umutlarının tükenmesine izin vermeyen Merve’ye destek olmak için bir sonraki Tüp Bebek Destek seminerine ben de katılmaya karar verdim…
Merve’nin “Nefes Koçluğu” şapkası altında bana iki dakika içerisinde aktardıkları ile aldığım nefeste bile bebeğimin hareketleri arttı… Doğal nefes, bebek nefesiydi bu… Evet artık günümüz sayesinde hepimiz bu terimi duyuyoruz, biliyoruz ama hangimiz uygulayabiliyoruz? Doğal nefesin mucizesini yaşayan çoğu insanın hissettiklerinden sonra dediğini ben de hemen söyledim tabi “Ben böyle şeylere güler geçerdim, ne çok yanılmışım“… Merve’nin “aldığım nefes rahmime kadar ulaşmıyordu, nefesi rahmime ulaştırdığım zaman kızıma kavuştum” sözleri artık her nefes çalışmamda aklımda… Aslında Merve verdiği nefes terapilerinde katılımcılarına bir nevi bildiklerini ama unuttuklarını “Sinirlendiğimde veya üzüldüğümde nefesimi tutuyorum. Neden? O anın bitmesini istiyorum. Peki o anı nefesimi tutarak durdurabiliyor muyum? Süreç ben ne yaparsam yapayım devam ediyor. Nefesimi tutarak ben sadece kendime ve hücrelerime zarar veriyorum. Baskılama, o anın akmasına ve geçmesine izin ver. Nefes al, tüm negatif duygular geçsin, gitsin. Nefes varsa yaşam var, nefes yoksa yaşam yok.” diyerek hatırlatıyor… Olumlamalar ve pozitif düşüncelerle kişiyi destekliyor. Yine Merve’den öğrenip izlediğim suyun bile negatif düşüncelere, sözcüklere verdiği tepki videosundan sonra olumlu, pozitif düşünmenin önemine bir kez daha inandım. Merve’nin pozitifliği ile başladığım güne ondan ayrıldıktan sonra da öyle devam edince ve o gün birden çok kişiden ‘ parlıyorsun ‘ sözünü duyunca bir kez daha bu güzel kadının ne kadar güzel bir şey yaptığını anladım.
Merve’nin ‘Regresyon hikayesi ve anne olmak!‘ yazısını okuduktan sonra bir diğer uzmanlık şapkası NLP Uzmanlığı ve Regresyon hakkında da uzunca konuştuk. Yazdıklarından çok etkilenmiştim, yaptığı regresyon seansında yaşadıklarını okuyunca bir nevi insanın kendi bilinçaltında yer alan ve kendini inandırdığı olumsuzluklar karşısında kendisini affetmenin ne kadar zor ve gerekli bir şey olduğunu anlamıştım… Merve’nin regresyonunda zorluklarla, yalvararak onu affetmesini istediği çocukları belki de kendisi ve bilinçaltında kendini inandırdıklarıydı… Bu her ne ise sonuçta işe yarıyordu, özgürlük veriyordu ve tek mühim olan buydu… Merve’nin verdiği regresyon terapilerine katılmak için can atıyorum. Hamileliğimden sonra ilk iş…
Sevgili Merve, vakit ayırdığın için çok teşekkür ederim. Dilerim seninle tanışma fırsatını her kadın kendisine yaratır ve umarım bir gün herkes senin yaptıklarını yapmaya yani mucizevi değişimi deneyimleme şansına ya da bunun gayretine, bilincine ulaşır… Ve Merve lütfen yaşadıklarını kitap yapma fikrinden vazgeçme, o gün de konuştuğumuz gibi seneler geçse bile birçok kadının onun yaşadıklarını yaşamış birinden güç almaya her zaman ihtiyacı olacak…
Yorum Yok